22 Haziran 2015 Pazartesi

insanların ilginç hareketleri

İnsan vücudu o kadar karmaşık bir sistem ki, binlerce yıllık tıbbi bilgiye ve tecrübeye rağmen, hala doktorları ve araştırmacıları şaşırtmaya devam ediyor.
Genelde birebir çeviri yapmam ama hoşuma giden bazı yazılar istisna olabiliyor. Bu yazı da onlardan biri. Yazının İngilizce orjinaline buradanve buradan ulaşabilirsiniz. Orjinal yazıdaki bazı bağlantıları ya da rakamları değiştirip uyarladım, yeni bağlantılar ekledim, bazı gereksiz kısımları kısalttım, bazılarını uzattım. Aslında tam da bire bir çeviri olmadı yine :-)

Sonradan eklenmiş not : Bu yazı çok büyük ölçüde ilgi gördüğü için bol bol da kopyala-yapıştır yapılıyor ve alanlar kendi yazılarıymış gibi yayınlıyorlar. Bağlantı vermeden ve Teknomani'yi kaynak göstermeden alıntı yapan sitelerin listesine buradan ulaşabilirsiniz.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İnsan vücudu o kadar karmaşık bir sistem ki, binlerce yıllık tıbbi bilgiye ve tecrübeye rağmen, hala doktorları ve araştırmacıları şaşırtmaya devam ediyor. O yüzden bize çok sıradan görünen vücut parçalarımız ya da fonksiyonlarımızda bile çok ilginç ve beklenmedik şeyler saklı olabilir. Hapşırmaktan tırnak uzamasına kadar 100 adet abuk, şaşırtıcı ve ilginç gerçekler aşağıda:

Beyin
İnsan beyni, insan anatomisinin en karmaşık ve en az anlaşılabilen kısmı. Bilmediğimiz çok şey var, ama bildiğimiz ilginç gerçeklerden bazıları aşağıda.

1) Beyine giden ve gelen sinir sinyallerinin hızı saatte 273.6 km’ye ulaşabiliyor. Bu da çevremizdeki etkilere nasıl bu kadar hızlı tepki verebildiğimizi ve bir acıyı nasıl anında hissettiğimizi açıklıyor.

2) Beyin 10 Watt’lık bir ampul kadar enerji tüketiyor. Akla bir fikir geldiğini karikatürize etmek için başın üzerine çizilen ampül figürü çok da yanlış değilmiş. Beynimiz bu enerjiyi uykuda da harcıyor.

3) İnsan beyninin depolayabileceği bilgi miktarı Encyclopedia Britannica’nın içindeki bilgiden 5 kat fazla. Ya da bizdeki eski Meydan-Larousse’tan. Bilim adamları bir rakam belirleyemediler ama bu kapasitenin 3 ila 1000 Terabayt arasında olduğu düşünülüyor. 900 yıllık İngiliz Tarih Arşivi’nin 70 Terabayt olduğu düşünülürse, inanılmaz bir kapasiteden bahsediyoruz.

4) Beyin kandaki oksijenin yüzde 20’sini harcıyor. Vücut ağırlığının sadece %2’sini oluşturmasına rağmen, bu kadar çok oksijen harcaması çok ilgi çekici. Bu yüzden de oksijensiz kalma öncelikle beyin hasarına yol açıyor.

5) Beyin gece gün boyunca olduğundan daha aktif. Düz mantık ile düşünüldüğünde, gündüz yaptığımız onca faaliyet, görüntü, ses vb.nin beyni yatakta yatarak dinlenmemiz durumundan daha fazla çalıştıracağını sanabiliriz. Ama durum tam tersi. Vücudu kapatınca beyin daha da açılıyor.

6) Bilim adamlarına göre IQ yükseldikçe daha fazla rüya görülüyor. Doğru olabilir ama uykudan sonra rüyalarınızı hatırlamıyorsanız hemen kendinizi kötü hissetmeyin. Çoğumuz gece gördüğümüz rüyaların büyük bir kısmını hatırlamıyoruz ve bu rüyalar en fazla 2-3 saniye sürüyor.

7) Nöronlar insanın hayatı boyunca gelişmeye devam ediyor. Yıllarca, bilim adamları ve doktorlar beyin ve sinir dokularının gelişmediğini ve hasarın iyileşmeyeceğini düşündüler. Vücudun diğer kısımları gibi olmasa da nöronlarda gelişebiliyor ve bu da beyin ve hastalıkları konusunda önümüze yeni bir yaklaşım getirecek.

8) Nöronların tipine göre bilginin akış hızı değişiklik gösteriyor. Bütün nöronlar birbirinin aynı değil. Bu değişik tipler içinde bilgi akış hızı 0.5 metre/saniye’den 120 metre/saniye’ye kadar değişebiliyor.

9) Beyin herhangi bir acı hissetmez. Tüm acıların kaynağı beyin olmasına rağmen, kendi üzerinde ağrı algılayıcıları olmadığı için acıyı hissetmiyor. Ama çevresinde çok fazla doku, sinirler ve damarlar var ve bunlar acıya duyarlı. Bu yüzden keskin baş ağrıları var zaten.

10) Beynin %80’i sudur. Tezgahlarda ya da TV’de gördüğünüz beyinler çok gerçekçi değil. Yaşayan bir beyinin dokusu daha çok bir jöleye benziyor. Bir dahaki sefere susuz kaldığınızda beyninizi unutmayın.

Saç ve Tırnaklar
Vücudun yaşayan bir parçası olmamasına rağmen birçok insan saç ve tırnak bakımına çok uzun zamanlar harcıyorlar. Saç ve tırnaklarla ilgili bu gerçekleri bir sonraki kuaför randevunuzda aklınızda tutun.

11) Yüz kılları tüm vücuttaki en hızlı uzayan kıllardır. Erkeklerin akşamüstü sabah traş ettikleri sakallarının tekrar uzamasına şaşmaması lazım. Bir erkek hiç traş olmazsa ömür boyu uzayacak sakalları 10 metreye yaklaşacaktır.

12) Ortalama bir insan günde 60-100 saç teli kaybeder. Kel değilseniz, günlük kaybettiğiniz saç teli sayısı bu kadar. Saç dökülmesi miktarı mevsim, hamilelik, hastalık, beslenme ve yaş gibi faktörler ile değişebiliyor.

13) Kadınların saç tellerinin kalınlığı, erkeklerinkinin yarısı kadardır. Garip gibi görünse de, tam da bu sebepten erkeklerin saçları pek “ipeksi” olamıyor. Saç teli kalınlığı ırka göre de değişebiliyor.

14) Bir tel insan saçı, 100 gram taşıyabilir. Kafamızdaki onbinlerce saç telini düşünürsek, Rapunzel öyküsü de gerçekçi olabilir.

15) En hızlı uzayan tırnak, orta parmağınızın tırnağıdır. Daha da ilginci, çok kullanılan elin tarafındaki tırnağın da daha hızlı uzamasıdır. Neden böyle olduğu tam bilinmese de, uzun olan parmağın tırnağının daha hızlı, daha kısa parmakların tırnaklarının daha yavaş uzadığı gözlenmiştir.

16) Vücudunuzda her santimetrekareye düşen tüy sayısı bir şempanzeninki ile aynıdır. Ama tabii ki insanların tüyleri çok daha açık renkli ve çoğu insanda önemli bir kısmı görünür değil.

17) Sarışınların daha çok saçı var. Saç rengi, saçın gürlüğünü de etkiliyor. Ortalama bir insanın başında 100,000 saç kökü var ve her bir saç kökü insanın hayatı boyunca 20 ayrı saç üretebiliyor. Sarışınların ortalama 146,000 saç köküne karşılık, siyah saçlıların 110,000, kahverengi saçlıların 100,000 ve kızıl saçlıların 86,000 saç kökü var.

18) El tırnakları, ayak tırnaklarından yaklaşık 4 kez daha hızlı uzuyor. El tırnaklarınızı daha sık kestiğinizi farkettiyseniz, bunda bir yanlışlık yok. Açıkta bulunan tırnaklar daha hızlı uzuyor. Tırnakların ortalama uzama hızı ayda 2.5 mm kadar.

19) İnsan saçının ömrü ortalama 3-7 yıl arası. Hergün çok miktarda saç kaybetmenize rağmen, herhangi bir saç telinin ömrü aslında oldukça uzun, tabii özellikle koparılmazsa. Aynı saç teli defalarca traş, boya vs. gibi şeyler görecektir.

20) Saçınızın döküldüğünün dışarıdan anlaşılabilmesi için başınızdaki saç tellerinin %50’sini kaybetmiş olmanız gerekir. Günlük olarak bu kadar çok saç kaybetmemize rağmen, etraftan anlaşılması ancak saçın %50’sini kaybettiğinizde mümkün oluyor.

21) İnsan saçını yok etmek çok zor. Yanıcı olmasını saymazsak, insan saçının doğada çözünme hızı çok çok yavaş. Banyo giderinin saç ile nasıl tıkandığını merak ediyorsanız, şunları aklınızdan çıkarmayın; saçlarımız soğuğa, suya, iklim değişikliğine ve diğer doğa olaylarına, ayrıca asit ve aşındırıcı kimyasallara karşı aşırı derecede dayanıklı.

İç Organlar
Bizi rahatsız etmedikleri sürece aklımıza getirmediğimiz iç organlarımız, aslında yememizi, nefes almamızı ve ayakta dolaşabilmemizi sağlıyorlar. Karnınız guruldadığında aşağıdakileri aklınıza getirin.

22) En büyük iç organımız ince bağırsağımızdır. “İnce Bağırsak” diyoruz ama “kalın” bağırsağımızdan çok daha uzun, bir insanın boyunun dört katı kadar. İçeride çok fazla dolanarak karın boşluğuna sığmayı başarıyor.

23) İnsan kalbinin yarattığı basınç, kanı 10 metre yüksekliğe fışkırtmaya yeterlidir. Kalbimizin attığını hissetmemiz de bundan. Tüm vücuda kanı dağıtabilmek için böyle yüksek bir basınç ve buna dayanacak kadar sağlam bir organ gerekiyor.

24) Midenizdeki asit bir jileti eritebilecek kadar kuvvetlidir. Tabii bunu test etmek için jilet ya da başka bir metal eşya yemeniz gerekmiyor. Midemizdeki hidroklorik asit pek çok metali eritebilecek özellikte.

25) İnsan vücudundaki damarların toplam uzunluğunun yaklaşık 96,500 km olduğu tahmin ediliyor.Dünyanın çevresinin yaklaşık 40,200 km olduğunu düşünürsek, vücudunuzda dünyanın çevresini iki defadan fazla dönecek kadar damar var.

26) Midenizin iç çeperi her 3 ila 4 günde bir yenilenir. Mide duvarları oluşturan hücreler bu kadar sık değişmezlerse mide asidi bu hücreleri eritir. Ülseri olanlar mide asidinin canınızı ne kadar yakacağını iyi bilirler.

27) İnsan akciğerinin yüzey alanı bir tenis kortunun alanı kadardır. Kana oksijen geçişini daha verimli yapabilmek için, akciherlerimizde binlerce bronş ve alveol bulunur. Bunların içinde de mikroskopik kanalcıklar vardır. Yüzey alanının büyüklüğü oksijen ve karbondioksit değiş dokuşunu kolaylaştırır ve vücudun her zaman yeterli oksijeni almasını sağlar.

28) Kadınların kalbi, erkeklerden daha hızlı atar. Bunun ana sebebi, genel olarak kadınların erkeklerden daha az yapılı olması ve kalbin daha az kan pompalamasıdır. Bunun dışında da kadın ve erkek kalpleri, özellikle kalp krizi aşamasında farklı özellikler gösterebilir. Bazı durumlarda kadın ve erkek kalbine uygulanması gereken tedavilerde de farklılık olabilmektedir.

29) Bilim adamları, karaciğerin 500’ün üzerinde fonksiyonunu bulmuşlardır. Karaciğerinizi ancak çok içki içtiğinizde hatırlamanıza rağmen, bu organ vücudun en çok çalışan ve en büyük organlarından biridir. Karaciğerin yaptığı işlere örnek olarak safra üretimi, kırmızı kan hücrelerinin ayrıştırılması, plazma protein sentezi ve toksinlerden arındırma sayılabilir.

30) Aort damarımızın çapı bahçe hortumu çapına yakındır. İnsan kalbinin ortalama büyüklüğünün yumruğumuz kadar olduğu düşünülürse, aort damarının çapı oldukça fazladır (Amerikan standardında bir bahçe hortumu dış çapı yaklaşık 27 mm. dir). Bu damarın bu kadar geniş olmasının sebebi, oksijen açısından zengin kanı vücuda dağıtan ana kaynak olmasıdır.

31) Kalbinize yer açmak amacı ile, sol akciğeriniz, sağ akciğerinizden daha küçüktür. Herhangi birine “akciğerleri çiz” dediğinizde genelde simetrik iki organ çizimi ile karşılaşırsınız. İki akciğerimiz yaklaşık aynı ölçüde olmasına rağmen, hafif sola kayık olan kalbimiz, sol akciğerin bir kısmını gasbetmiştir.

32) İç organlarınızın büyük bir kısmını kaybetseniz dahi hayatta kalabilirsiniz. İnsan vücudu çok kırılgan gibi görünmesine karşılık, mideniz, dalağınız, bir akciğeriniz veya böbreğiniz olmadan ya da karaciğerin %75’i, bağırsakların %80’i olmadan yaşamınızı sürdürebilirsiniz. Tabii ki çok iyi hissetmeyebilirsiniz ama bu organların eksikliği sizi öldürmeyecektir.

33) Böbreküstü bezleri hayat boyunca sürekli küçülür Böbreküstübezleri, böbreklerin hemen üzerinde yer alır ve stres hormonları üretir (kortizol ve adrenalin gibi). Gebeliğin 7. ayında bebeğin böbrek üstü bezleri ile böbrekleri aynı boyuttadır. Doğumdan önce biraz küçülen böbreküstü bezleri, yaşam boyu küçülmeye devam ederler. Öyle ki, çok yaşlı insanlarda böbreküstü bezleri görünemeyecek kadar küçüktür.

2 yorum:

  1. Yazıyı copy-paste yaparken, bağlantı vermeden kopyalayanlara karşı yazdığım kısmı da kopyalamanız hoş olmuş :)

    YanıtlaSil